Beşağaç nasıl bir okul?
Dünyada eğitimin nasıl daha iyi hale gelebileceği ile ilgili sorular hep oldu. Bizim toplumumuzda bu tartıma biraz bizim kuşağımıza kalmışken Dünya’da öğrenmenin ve insanın doğasına uygun okullarla ilgili adımlar çok öncesine dayanır. Montessori pedagojisi köklü bir geçmişe dayalı, eğitim süreçlerinin sonuçları tanımlanmış bir sistemdir.
Okulumuz temelinde montessori felsefesi olan bir okuldur.
Bu doğrultuda okulun bileşenleri şunlardır:
Konsantrasyon:
Çocukların anlamlı işlere odaklanması gelişimin temel taşını oluşturmakta. Bu nedenle okulumuzda konsantre şekilde çalışmaya büyük önem gösterilir.
Bu gelişmiş dikkatin sağlanabilmesinin ön koşulu ise doğa ile temas halinde, her mevsim bahçeye çıkabilme hakkında gizlidir. Ancak doğa ile temas halinde olan, bahçeye her gün düzenli bir ritim içinde çıkabilen çocuk işlere odaklanabilir.
Konsantrasyon çocuklarda incinebilir düzeyde olduğu için okul akışını bu konsantrasyonu bölmeyecek şekilde organize etmek çok önemlidir. Sürekli branş dersleri ile bölünen programlarda çocuğun bir şeye odaklanma becerisi zarar görür. Çocuğun uğraştığı işi bölmemem çok kıymetlidir.
Konsantrasyonun bölünmemesi için bir diğer önemli husus yetişkinlerin ses tonlarıdır. Grupta sürekli seslenen bir öğretmen grubun bütün üyelerinin dikkat becerilerini bölebilir. Bu nedenle öğretmen uzaktan seslenmez, çocuğun yanına gidip konuşur.
Özgürlük:
Montessori özgürlük kavramını sorumluluk kavramıyla ilişkilendirir. Çocuklar ve yetişkinler ancak sorumluluğunu alabildiği işlerde özgürdür.
Bu nedenle çocuların alabileceği sorumluluklar onlara verilir.
Bu onların ‘irade’ lerini geliştirir ve özgür davranabilme becerisi kazanırlar.
Çocuklar anaokulunda ne işle ilgilenecekleri, ne kadar süre ile yapacakları, nerede çalışacakları konusunda özgürdürler.
Gerçeklik ve Doğa:
Çocuklar bu yaşlarda dünyayı keşfetme arzusu ile doludur. Onlara sunduğumuz dünya bilgisi gerçek ile örtüşmeli. Hayvanların orantısal boyutları, malzemelerin gerçek malzemelerden oluşması, iletişimde gerçeklik temeli gibi.
Doğa çocuğun en temel ihtiyacıdır. Çocukta yolunda gitmeyen bir şey olduğunda bu başlığı değerlendirmek çok elzemdir : Yeterince doğada vakit geçiriyor mu ?
Güzellik ve estetik:
Çevre güzellik ve estetik içinde olmalıdır. Bu çocuklardaki kalite bilincini geliştirir.
Montessori materyalleri:
Çalışmalar montessori materyalleri tarafından yapılır. Bu malzemeler bütün özü ele alınabilecek kıvama getirmiş materyallerdir. Çocuklar sadece eline alabildikleri malzemenin bilgisini zihinde haritalandırabilir.
Aynı zamanda materyaller dönüştürülebilir ve birbirleri ile biraraya gelebilir nitelikte malzemelerdir. Beyinde oluşan sinapsları destekleyen de bu somut olma halinin yanında birbiri ile ilişki kurulabilen materyallerden oluşmuş olmalarıdır.
Düzen:
Montessori okullarında güçlü bir düzen vardır. Çocuk içsel olarak düzen ihtiyacındadır. Bu düzen – neyin nerede olacağının bilgisi – ona aynı zamanda güven verir. Çocuk neyi nerede bulacağını bildiği bir çevreye hakim olabilir.
Düzen, keşif ve konumlandırma içerir.
Toplumsal yaşamın gelişimi:
Montessori okulları birarada yaşamın sağlıklı gelişebilmesi için sağlıklı ben in gelişmesini önceler. Sadece sağlıklı bireylerden sağlıklı bir çevre oluşabilir.
Okulda bir gün nasıl geçer?
Okulda çocuklar bizim onlar için hazırladığımız bir ritim ve çevrede büyürler. Ritimden kastettiğimiz akışta ne zaman neyin yapılacağının sabit olmasıdır. Örneğin gün çemberde günaydın ile başlar, montessori çalışma saati ile devam eder, öğle yemeği yenir, bahçeye çıkılır, branş derslerine geçilir, ikindi kahvaltısı yapılır, serbest oyun oynanır ve gün veda çemberinde biter.
Her gün bu ritimde yaşadığımız zaman çocuklar onları neyin beklediğini bilir halde olur. Bu da güven içinde olmalarını sağlar. Yedi günlük tekrarlar ritmin temelidir.
Çevre çocukların en büyük öğretmeni. Montessori okullarında çok ayrıntı ile hazırlanmış bir çevre tasarımı vardır. Çocukların gelişimi için ihtiyaç duyulan malzemeler eğitmenler tarafından belirli kurallar çerçevesinde hazırlanır.
Çevre tasarımının karşılığı nedir?
Çevre çocuk tarafından anlaşılır, onlar için hazırlanmış profesyonel malzemeler, sadelik içeriyor mu diye bakarız.
Sınıflardaki materyaller günlük yaşam ve duyusal çalışmaların ağırlığı ile başlayan, çocuğu gerçek işlerde tutan, her bir kavramın somutlaştırıldığı özel üretilmiş materyallerdir.
Bir çocuğun gözünden okulun güçlü yönleri nelerdir?
Çocuklar Beşağac’ a geldikleri an itibaren ilk önce onlara duyduğumuz saygıyı hissederler. Çocuğa saygı okulun temel felsefesi. Bu saygıyı nasıl hissder diyecek olursak çocuk okula geldiği ilk an itibaren kendi alanına saygıyı bulur. Okula geleceği ilk gün yüksek sesle ona doğru giden, ona sürekli bir şeyler yapmayı teklif eden bir öğretmenle karşılaşmaz. Çünkü henüz bizi tanımıyordur çocuk. Tanımadığı kişilerle bir şey yapmasını beklemek gelişime çok uygun bir tutum değildir. Biz ilk önce çocuğa alan tanırız. Bizi kendi gözlem ve deneyimleri ile tanısın isteriz. Kendisi ortamı güvenilir bulduğunda bakışı, duruşu ile sinyaller verecektir. Bizim işimiz de bu sinyalleri takip etmek . Çocuğun güven bariyerini geçip artık bizimle temasa hazır olduğunu bildiğimiz an onunla temasa geçeriz. Bu okulun ilk günlerinde ona sunduğumuz saygıyı tarif ediyorsa da okuldaki bütün yaşam saygı doludur.
Örneğin çocukların her türlü duyguyu yaşamasına olanak veren bir okuldur. Bahçede ayağı takılıp düştüğünde ona ‘canın acıdı’ diyip sarılmak çocuğun yaşadığı duyguyu geçiştirmemek, dikkatini dağıtmaya çalışmamak da saygının bir parçası. Çocuklar içlerinden gelen her türlü duyguyu yaşamaya olanak bulur.
Çocuklar kendilerini regüle etmek için bazı krizlerin sonunda, ya da daha önceki bir krizi sağaltmak için ağlarlar. Bu duyguda geçiştirilmeye çalışılmaz.
Duygularını yaşamaya fırsat buldukça o duyguya takılıp kalmayacaklarını biliyoruz. Bu duyguları yaşayıp geçebilmeleri için onları güçlendiriyoruz. Bu da duyguları geldiği gibi farkedip, yaşamaktan geçiyor.
Saygı her adıma işlemiş bir başlık. Çocuk ne kadar yemek yiyeceğine, hangi çalışmayı ne kadar sürede yapacağına, kiminle birlikte olacağına kendisi karar verir.
Okulda ‘hayır ‘ demek kültürün önemli bir parçasıdır. Çocukların ‘hayır’ları duyulur. Örneğin bir çalışma teklif ettiğimde hayır diyebilir, kendi aralarında katılmak istemediklere şeylere hayır diyebilirler. Bu durumlara saygı duyulur. Eğitime bakış açımız ‘bütünsel’dir. Onun herhangi bir hayırını duymamamız kişisel sınırlarını oluşturmasını güçleştirir. Yarın bir gün onları istemediği şeylere karşı sınırlarını çizebilen, bedensel ve ruhsal bu sınıra sahip bireyler olarak yetiştirmek bizim temel hedeflerimiz arasında.
Çocuklar ne yapacaklarına kendileri karar veriyorsa, peki ya hiçbir şey yapmak istemezse?
Çocuklar yapmak, yapmak ve yapmak üzerine yaşarlar. Yüksek bir öğrenme motivasyonları vardır. Bu nedenle görüntü bir şey yapmamak değil de bunu yapmak istiyorum, bana bunu gösterir misin gibi ifadelerle doludur.
Ama örneğin o an yapmak istememiş olabilir. Başka bir gündemi olabilir. Fakat süreklilik arz eden bir durum varsa altında başka ihtiyaçlar vardır ve aileyle görüşme yapılır.
Öğretmenlerin işini nasıl tarif edersiniz?
Okulumuzda öğretmenlerin en önemli işi çocuğun enerjisini takip etmektir. Okula nasıl geldi, günü geçirirken duygusal dünyası nasıl, grup içinde onu desteklememe ihtiyacı var mı diye her birini gözlemlerim.
Çocuğun okuldaki bağlanma figürüyüm. Her koşulda ona olan sevgimin değişmeyeceğini, şefkat dolu olacağımı çocuğa geçirebilmeliyim. Çocuklar bazen bu ilişkiyi sınamak için öğretmenlerin sınırlarını çok zorlayabilir. Öğrenmek istediği onu her koşulda sevip sevmediğimdir. Çocuğun davranışlarına değil onların ihtiyaçlarına odaklanırım.